Yarmagül Elif'in Krallığı - Bölüm 1 - Safiye Hanım'la Faruk Bey.
- Emine Elif ERDEM

- 12 Ara 2019
- 2 dakikada okunur
Bak şimdi , yeşil üçlüyü mavi dörtlünün üstüne koy.Ayağının yanındaki kırmızı birliyi de ona eşitle. Sonunda kale hazır!

Sene 2006 , o dönem dimdik yokuşun yanında sıralanmış olan apartmanların içinde yer alan bizim ev , yokuşun bitiminde kalıyordu. Anaokuluna gidiş rotam iki şekilde icraat ediliyordu ; birinci yöntem ayağım kayarda başı patlatırım korkusuyla hem inmeye hem de çıkmaya muhteşem bir içsellikle korktuğum o cehennem yokuşu.İkincisi ise E-5!'e kadar uzanan o dar ve gri merdivenle bağlantısı olan yokuşun yanındaki sonsuz basamak Sindrella mervideni.Haliyle ben de sıfatım olan yarmagüllüğümün verdiği bütün üşengeçlikle Sindrella merdiveni vazgeçilmezimdi.

Okulumda sabahçı tayfadandım.O dönemlerde aşık olduğum Mandarin kafa'yla nasıl konuşacağını bilmediğimden , o dönemki idölüm haline gelen 'Taş Fırın Haluk ' gibi davranıyorsun .Kendisinin televizyonda gördüğüm o yumruk yapma hareketini çocuğun gözlerinin içine bakarak yüzümüde ciddileştirerek bakıyordum ona.Bu hareketimden ötürü benle bir daha konuşmadı.İyi de oldu .Okulda iyice Haluk'a benzediğim için erkeklerle daha iyi geçinmeye başladım.Mesela tamirat atölyesinde kimse bana karışmıyordu ve pespembe mutfak atölyesinden de daha havalıydı. Annem çalıştığı için,anneannem öğlen çıkışında beni alırdı.Anneannem ve benim aramızda konuşulmayan bir ritüel yapardık beraber ;
1.Eve gelince eller yıkanacak
2.Üniforma değiştirilip yerine pijama giyilicek.
3.Katmer yanına çay içilecek
4.Anneannem namazını kılarken ben de televizyon izleyecektim.
5.Namaz bittikten sonra anneannem bir divana ben bir divana başımızı vurur yatardık
Dedemle ise aramızda özel bir bağ vardı.Annem ne derse desin akşamüstü işten geldiğinde cebinde bakkaldan aldığı cipsleri kimse görmeden bana verirdi.Kardeşimle olan saçma-sapan kavgalarımızda da haksız olsam bile benim tarafım tutar ve Doruğa bir daha ablasına karşı kötü davranmamasını tembihlerdi.Doğruya doğru ne zaman bir marazlık çıkarsam ilk gittiğim kişi her zaman Faruk dedemdi.
Sabah-akşam süt içme alışkanlığımıda dedem sayesinde edinmişimdir.Şimdi 20 yaşında olmama rağmen halen devam ettiririm bu alışkanlığımı.Bir de yazı yazarken ya da evde tek başımayken arka ses olsun diye TRT Meclis Tv'yi izlerim.Dedem anneannem ve ben akşam yemeğini yedikten sonra anneannem çay demlemeye mutfağa gider dedem koltuğun başına geçer ve bu Meclis Tv'yi açar yatana kadar da izlerdi.Ben de dedemin yanına geçer sanki bir şey anlıyorumuşcasına izlerdim.
Anneannem salona elinde yeni demlemiş olduğu taptaze çaylarla yanımıza gelir küçük ahşap masanın üstüne koyardı .Anneanem televizyonun pek müptelası olmadığı için benimle herhangi bir konu hakkında gayet ciddi ama bir o kadarda neşeli muhabbet ederdi.Bu muhabbetlerin arasına fazla olmasada dedem de dahil olurdu.Benden yaşça büyük insanların sanki ben de yetişkinmişim gibi konuşması çok hoşuma giderdi.Anneannem ve dedemle yaşamak kadar güzel bir şeyi yaşadığım için kendimi çok şanslı hissederim.İnsanlarla ve hayvanlara nasıl konuşmam ve davranmam gerektiğini onların bana öğrettiği temeller neticesinde bugün dahi uygulayabilmem tamamen o yüreği gökyüzü kadar büyük iki insanın sayesindedir.



Yorumlar