Şu anda okuyorum : Madam Bovary - FLAUBERT

'Denizi ancak fırtınalardan dolayı seviyordu ; yeşillikleri de ancak yıkıntılar arasına serpilmiş durumdaysa.'

Hepinize merhabalar! Bugün , size yeni başlamış olduğum kitap hakkında konuşmak istiyorum. Aylık kitaplık temizliğimi yaparken büyük kitapların arasına sıkışmış minik bir kitaba rastladım.Kitap yığının arasından kurtardım . Kenarları hafiften yıpranmış ve sayfaları da sararan kitabı ele aldığımda , onun yakın bir akrabam tarafından ben daha 3. sınıftayken hediye edildiğini , kitabın ilk sayfasında yazmış olduğum tarihten anladım .Ve bu kitap okuma ajandama jet hızla giriş yaptı .

Kitabın daha ilk başlarındayım ve şu anki favori karakterim Emma FLAUBERT. Kendisi , manastırda okumuş ama son dönemlerde geçirdiği buhran sebebiyle bırakmıştır okulu . Manastırda , rahibelerin dostane yaklaşımı oraya ısınmasını sağlamış . Ama , bir süre sonra bulunduğu ortamında etkisiyle işler mayhoşlaşmaya başlar . Emma'nın babası , kızını alır ve çiftliğe dönerler . O okuldan ; iyi bir el beceresi , piyano çalma ve okuldayken başarılı olduğu din bilgisi kalmış . Manastırdan ayrılma sebebi de , rahibelerin Emma'yı dini konularda aşırı baskıcı tutumları olmuştur.

Gelelim bu genç kadının aşık olmasına ya da daha doğru bir tabirle tutkusuna...Kitabın başında tanıştığım doktor Charles karakteri , Emma'nın babasını muayene ederken kızın güzelliğine çarpılır.Özellikle de gözlerine. Zaman geçer , Charles'ın eşi ölür . Doktor olan Charles , kızı babasından istemeye gider çiftliğe. Babası kızına da sorması gerektiğini söyler. Sabahleyin , doktor çiftliğe uğrar ve kızın da evl'l'g' onayladığını anlar. Çiftimiz güzel bir düğünle evlenirler ve evlerine taşınırlar.

Zaman geçer, Emma artık Charles'a karşı aynı duyguları

hissetmediğini anlar. Charles ise ona karşı şiddetli bir tutku besler . Karısı bir kere yetenekli birisi. Elinden gelmeyen iş de yok , bunun yanında bir de güzel bir kadın . Daha ne olsun! Şunu anlamak gerekir , Emma'nın yaşamı , köy hayatının monotonluğunda geçmiştir. Çocukluğunun ve gençliğinin filizlendiği yer durağandır. Heyecanı seven bir yapısı var . Onunki : Bir başkaldırış durağana karşı.

Şimdilik bu kadardı. İleride bu karakterlerin başlarına neler geleceğini az çok kestirebiliyorum. Lakin ben kendimi sürprizlere karşı hazırladım .Çünkü bundan önce Zülfü LİVANELİ'nin Kardeşimin Hikayesi'nde mini çaplı bir şok geçirdim. Hepimize bol okumalı bir hafta olması dileğiyle,

Ellf :)